Futbol, on birer oyuncudan oluşan iki takım arasında, kendine özgü küresel bir topla oynanan takım sporudur. 21. yüzyıl itibarıyla 200’ün üzerinde ülkede 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanmakta olup dünyadaki en popüler spordur.
Her iki kısa kenarında birer kalenin yer aldığı, dikdörtgen şeklindeki bir sahada oynanır. Oyuncuların amacı, temelde ayak olmak üzere, eller ve kollar hariç vücudun kısımlarını kullanarak topu karşı takımın kalesine sokarak gol atmaktır. İstisnai olarak her iki takımın kalesini koruyan kaleciler, ceza alanı olarak adlandırılan, kendileri için belirlenmiş alanların sınırları dâhilinde topa elle müdahale edebilmektedir. Topun, sahanın uzun kenarlarından saha dışına çıkması durumunda taç atışı (topa son olarak hangi takım oyuncusu temas etmişse karşı takım kullanır), kısa kenarlarından dışarı çıkması durumunda ise köşe (bir oyuncunun, topu kendi kale çizgisi dışına çıkarması durumunda karşı taraf lehine kale çizgisi ile yan çizgisinin kesiştiği noktadan kullanılır) veya aut vuruşu (topun, hücum oyuncuları tarafından kale çizgisi dışına vurulması sonucunda ceza sahası içindeki kale sahasından vuruşu yapılarak top oyuna sokulur) ile oyun yeniden başlar. Kırk beşer dakikalık iki devreye ayrılan 90 dakikadan oluşan bir maçta karşı takımdan daha fazla gol atmayı başaran takım galip gelirken atılan gol sayılarının eşit olması durumunda maç berabere tamamlanır. Bazı müsabakalardaki kurallara göre normal süresi berabere tamamlanan maçlarda on beşer dakikalık iki devre hâlinde oynanan uzatma dakikaları, eşitliğin bu sürede de bozulmaması durumunda penaltı vuruşları sonucunda galip gelen taraf belirlenir.
MÖ 300-200 yıllarında Çin‘de ortaya çıkan ve günümüzdeki futbolla benzerlikler taşıyan cuju, oynanış bakımından futbola benzeyen ilk oyun olarak kabul edilmektedir. Yıllar boyunca dünyanın farklı yerlerinde futbola benzeyen oyunlar oynansa da modern futbol kuralları ilk olarak 1863 yılında Futbol Birliği tarafından sistemleştirilmiş olup günümüze kadar birçok değişikliğe uğramıştır. Futbolun uluslararası alandaki yönetim teşkilatı Uluslararası Futbol Federasyonları Birliğidir (FIFA).
Etimoloji
“Futbol” kelimesi Türkçeye, İngilizcedeki foot (“ayak”) ve ball (“top”) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan football kelimesinden geçmiştir.[5] İngilizcede football adını taşıyan diğer futbol sporlarından ayırmak amacıyla, modern futbolun ilk kurallarını belirleyen kurumun adı olan Futbol Birliğinden (İngilizce: The Football Association) yola çıkılarak association football (“birlik futbolu”) ifadesi kullanılmaktadır.[6] Football association ifadesindeki soc hecesine -er eki getirilerek oluşturulan ve İngilizce konuşan bazı ülkelerde futbolu tanımlamak için kullanılan soccer kelimesinin çıkışı 1880’lere denk gelir.[7] Günümüzde, İngilizce konuşan ülkelerin bazıları futbolu tanımlamak için yalnızca football ifadesini kullanırken bu kelime diğer bazı dillere değişerek girmiş ve bu şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bazı dillerde futbolu tanımlamak için özgün kelimeler kullanırken bazılarında ise foot ve ball kelimelerinin o dillerdeki karşılıkları kullanılarak bu kelimeler birleştirilmiş ve futbol ifadesi bu şekilde yer edinmiştir.
Türkçede sporu tanımlamak için “ayak topu” da kullanılır ve bu kullanım, “futbol” kelimesini oluşturan foot ile ball kelimelerinin Türkçe karşılıklarıyla oluşturulmuştur.
Tarihçe
Ana madde: Futbol tarihi
Kökenleri
FIFA, futbola benzeyen ve bilimsel kanıtlara sahip olan ilk oyunu, MÖ 300-200 yıllarında Çin‘de askerî eğitim amacıyla oynanan cuju olarak göstermektedir.[8][9] Kıl ve tüyle doldurulmuş deriden yapılan bir topun, iki bambu kamışıyla sabitlenen 30–40 cm yüksekliğindeki bir kaleye sokulmasını amaçlayan bu oyunda, topa el ve kollar dışındaki her yerle temas etmek mümkündü.[8] Birkaç yüzyıl sonra Japonya‘da, cuju‘dan izler taşıyan ve varlığına ilk kez 644 yılında rastlanan kemari adlı oyun ortaya çıktı.[10][11] Cuju‘nun aksine rekabete dayalı olmayan kemari‘de amaç, dairesel bir alan içerisinde yer alan oyuncuların topa ayaklarıyla vurarak topu yere düşürmeden birbirine göndermeleriydi.[8]
Avrupa‘da ise futbola benzer bilinen ilk oyun, Antik Yunanistan‘da oynanan episkiros adlı oyundur.[8][12] Vücudun her yeriyle temasın serbest olduğu oyunda oyuncular iki takıma ayrılmakta ve her takım oyuncuları, topu paslaşarak veya atarak rakip takıma ait alanın sonunda yer alan çizgiden geçirmeye çalışmaktaydı. Bu oyunun bir benzeri daha sonraları Roma İmparatorluğu döneminde harpastum adıyla oynandı.[8][13]
Orta Çağ
Orta Çağ Avrupa’sında topla oynanan bir oyuna dair ilk ifadelere, 9. yüzyıla ait Nennius‘un Historia Brittonum adlı eserinde rastlamaktadır. Galler‘in kuzey kısımlarında yazılan eserde, bir grup çocuğun top oynadığından bahsedilmektedir.[14] İngiltere‘de, komşu kasaba veya köyler arasında oynanan ve güruh futbolu adı verilen oyunda amaç, topu rakip takımın kasaba veya köyünde belirlenen bölgeye göndermekti. Hemen hemen hiçbir kuralın olmadığı bu oyunda oyuncu sınırlaması yoktu ve yüzlerce kişi mücadele edebilmekteydi.[15] Bu etkinlikler sırasında meydana gelen karmaşayı ve yaşanan olayları gerekçe gösteren Kral II. Edward tarafından 13 Nisan 1314’te ülkede futbol oynanması yasaklanmış,[16] bu yasak, sonrasındaki hükümdarlar tarafından da sürdürülmüş ve ülkede futbol oynanması 300 yıl kadar yasaklı kalmıştı.[17]
İngiltere’deki güruh futboluna benzer bir oyunun varlığına Fransa‘da da rastlanmaktadır. Soule, cholle veya choule adıyla anılan bu oyun hakkındaki bilinen ilk veriler 1147 yılına aittir.[18] 1319 yılında Kral V. Philippe, 1369 yılında ise Kral V. Charles tarafından ülkede bu tip oyunların oynanması yasaklanmıştı.[19] İtalya‘da ortaya çıkan ve kökenleri daha eskiye dayansa da kuralları 16. yüzyılda oluşturulan calcio fiorentino adlı sporda ise amaç, topu karşı takımın kalesine göndermekti. Topu kontrol etmek, takım arkadaşına pas atmak ve kaleye göndermek için el ve ayak kullanmak serbestti.[20][21] FIFA, futbola benzeyen tüm bu sporların günümüzdeki futbol ile doğrudan bir bağlantısı olmadığını belirtmektedir.[15]
Modern futbolun ortaya çıkışı ve yayılması
Modern futbolun kuralları 19. yüzyıl ortalarında, İngiltere’deki özel okullarda farklı kurallarla oynanan futbol biçimlerine dayanmaktadır.[15] Eton, Harrow, Rugby, Winchester ve Shrewsbury adlı eğitim kurumları temsilcilerinin katılımıyla 1848 yılında Cambridge Üniversitesinde oluşturulan ve ilk yazılı futbol kuralları olma niteliği taşıyan Cambridge kuralları, futbol ve benzeri sporların gelişiminde etkili oldu. Bu kurallar kullanılarak bazı maçlar yapılsa da kurallar, büyük bir topluluk tarafından kabul görmedi.[22][23] 1850’lerde, İngilizce konuşan ülkelerdeki çeşitli kulüpler, bağlı oldukları okul veya üniversitelerden ayrılarak bağımsız bir kuruluş olarak faaliyet göstermeye başladı. Bunların bazıları kendi kurallarını oluşturarak bu kurallara göre futbol oynamaktaydı. 1857 yılında, eski öğrenciler tarafından kurulan Sheffield Football Club,[24] 1867 yılında Sheffield Futbol Derneğinin kurulmasına önayak oldu. Uppingham School öğrencisi John Charles Thring de 1862’de bazı kurallar hazırlamıştı.[25]
26 Ekim 1863 günü gerçekleştirilen bir toplantı sonrasında kurulan Futbol Birliği (İngilizcesi “The Football Association”, kısaca “FA”) tarafından aynı yılın Ekim ve Kasım ayları arasında düzenlenen beş toplantı sonucunda futbol için ilk kapsamlı kurallar hazırlandı.[26] Gerçekleştirilen son toplantıda, bir önceki toplantıdan çıkan topun ele alınarak koşulması ve koşuların rakibin bacağına vurularak engellenmesini öngören taslak hâlindeki iki kuralın kaldırılması kararının kabul görmemesi üzerine Blackheath‘i temsil eden kurumun ilk hazinedarı, kulübünün birlikten ayrıldığını belirtti. Kalan on bir kulüp, Ebenezer Cobb Morley başkanlığında futbolun ilk on dört kuralını oluşturdu.[26] Bu kuralların kullanıldığı ilk maç, 18 Aralık 1863 tarihinde Mortlake‘te, Barnes ile birlik üyesi olmayan Richmond arasında oynandı ve golsüz beraberlikle sona erdi.[27]
İngiliz kulüplerinin mücadele ettiği, ilk futbol turnuvası niteliğindeki FA Cup, 1872 yılında C. W. Alcock tarafından kuruldu. İlk resmî uluslararası futbol maçı 30 Kasım 1872 günü, İngiltere ile İskoçya arasında Glasgow‘da gerçekleştirildi ve 0-0 sona erdi. 1884 yılında, ilk uluslararası futbol turnuvası olan British Home Championship düzenlendi.[28] Aston Villa yöneticisi William McGregor, 1888 yılında Birmingham‘da kurduğu English Football League ile ilk futbol ligini kuran isim oldu.[29] Kurulan bu ligde 12 takım mücadele etmekteydi. 1870’lerde futbolda profesyonelleşmenin temelleri atılırken profesyonel futbolculuk 20 Temmuz 1885 tarihinde Futbol Birliği tarafından tanındı.[30]
Futbol Birliğinin kurulması sonrasında futbol, Britanyalılar tarafından tüm dünyaya yayılmaya başladı. Güney Amerika‘da bilinen ilk futbol maçı 1867 yılında, Arjantin‘deki Britanyalı işçiler tarafından oynandı.[31] Aynı yıl Buenos Aires‘te, Güney Amerika’daki ilk futbol kulübü olan Buenos Aires Football Club kuruldu.[31][32] 1891 yılında ise Arjantin’de düzenlenen ulusal ligle birlikte kıtadaki ilk futbol turnuvası organize edildi.[33] Güney Afrika‘da yaşayan Britanyalılar ülkedeki ilk futbol hareketlerini 1869 yılında başlatırken 1884 yılında ülkedeki ilk futbol turnuvası düzenlendi.[34] 1884 yılında oluşturulan American Football Association tarafından aynı yıl gerçekleştirilen lig, Amerika Birleşik Devletleri‘nde Futbol Birliği kurallarıyla gerçekleştirilen ilk futbol yarışması oldu.[35] Japonya‘da futbol oynandığına dair ilk bilinen veriler 1870’lere ait olup Britanyalı denizcilerin Yokohama‘da futbol oynadığından bahsetmektedir.[36] Futbolun yayılmaya başlamasının ardından, futbol kurallarını belirleyen kuruluş olan Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (kısaca IFAB); Futbol Birliği, İskoçya Futbol Birliği, Galler Futbol Birliği ve İrlanda Futbol Birliğinin 1886 yılında Manchester‘da gerçekleştirdiği bir toplantı sonrasında kuruldu.[37] Futbolun uluslararası alandaki en üst yönetim kuruluşu olan Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (kısaca FIFA) ise, 1904 yılında Paris‘te kuruldu ve Futbol Birliğinin belirlediği kurallara sadık kalacağını belirtti.[38] 1913 yılında FIFA temsilcileri de IFAB’a temsilci göndermeye başladı.[39] Futbolda profesyonelleşme süreci, dünyanın çeşitli yerlerinde 1920’ler ve 1930’larda hız kazandı.[40]
21. yüzyıl itibarıyla 200’ün üzerinde ülkede 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanan futbol, dünyadaki en popüler spor konumundadır.[41][42][43][44] FIFA tarafından Mayıs 2007’de yayınlanan bir rapora göre dünya çapında 270 milyondan fazla kişi futbol oynamaktadır. Yine bu rapora göre dünyada 301 binin üzerinde futbol kulübü, 1,752 milyonun üzerinde futbol takımı, 840 binin üzerinde futbol hakemi ve 113 binin üzerinde profesyonel futbolcu bulunmaktadır.[45]
Temel oynanış
Futbol, Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (kısaca IFAB) tarafından belirlenen 17 temel kural çerçevesinde oynanmaktadır. Maçlar, küre biçimindeki spora özgü bir topla oynanır. On birer oyuncudan oluşan iki rakip takımın amacı, bu topu karşı takımın kalesine (iki yan direk ile bunları birleştiren üst direkten oluşur) sokarak gol atmaktır. kırk beşer dakikalık iki devreden oluşan 90 dakika sonucunda rakibinden daha fazla gol atan takım, maçtan galip olarak ayrılır. Atılan gol sayılarının eşit olması durumunda maç berabere sonuçlanmış olur. Müsabakalarda, kurallara uygun şekilde maçı yöneten bir orta hakem, iki yardımcı hakem ve bir dördüncü hakem bulunmaktadır. Bazı turnuvalarda ise iki ek yardımcı hakem ya da video yardımcı hakemler bulunabilir.
Oyunun temel kuralına göre oyuncular, topa el veya kolla müdahale etmemelidir. Takımının kalesini korumakla görevli kaleciler ise, yalnızca belirlenen alan (ceza alanı) dâhilinde topa el veya kolla müdahale edebilir. İstisnai olarak, oyunun taç atışıyla yeniden başlaması durumunda oyuncular, topu elle oyuna sokarlar.
Bir futbol maçında gol atma fırsatı yakalamak için oyuncuların top sürmesi, takım arkadaşına pas atması, kaleye şut çekmesi gibi çeşitli yöntemler vardır. Karşı takım oyuncuları da topu kapmak için çeşitli müdahalelerde bulunabilir. Bu müdahalelerin kurallara dâhil olmaması durumunda hakemler devreye girer ve orta hakem oyunu durdurur. Yapılan faullü hareket sonrasında karşı takım, faulün yapıldığı yerden kullanılmak üzere bir serbest vuruş kazanır. Rakip takım oyuncularının belli bir mesafeye çekilmesinin ardından, serbest vuruşu kullanacak oyuncunun topa sadece bir kez dokunması kaydıyla vuruş, istenilen bir biçimde kullanılır. Faullü hareketin sertliğine göre hakemin sarı veya kırmızı kart gösterme yetkisi vardır. Gösterilen sarı kart uyarı niteliği taşırken kırmızı kart ise oyuncunun oyundan ihraç edildiği ve takımının bundan sonraki süreyi bir kişi eksik sürdüreceği anlamını taşır. Aynı maç içerisinde ikinci defa sarı kart gören oyuncu, kırmızı kartla cezalandırılır.
Günümüzde takımlar; bir kalecinin dışında, defans, orta saha ve forvet olmak üzere üç ana pozisyonda oynayan oyunculardan oluşur. Defans, karşı takımın yaptığı hücumları en geride karşılayan grup; forvet, ana amacı gol atmak olan ve rakip kaleye en yakın oyuncuların oluşturduğu grup; orta saha ise defans ve forvet arasında kalan oyuncuların oluşturduğu gruptur. Bu üç ana pozisyondaki oyuncular da kendi içerisinde, oynadıkları bölgeye göre ayrılmaktadırlar. Öte yandan herhangi bir pozisyonda oynayan oyuncunun, diğer pozisyonlardaki oyuncuların görevleri yerine getirememesi gibi bir kısıtlama yoktur. Kurallarda ise kaleciler dışındaki oyuncuların pozisyonları hakkında bir kısıtlama yer almamaktadır. Her takım, maç başlamadan önce kale ve top seçimi ile seri penaltı vuruşları için yapılan para atışında temsil eden bir kaptana sahiptir.
Hangi oyuncunun hangi pozisyonda oynayacağı, her takımın başında bulunan teknik direktör tarafından belirlenir. Sahadaki on bir oyuncu dışında, her takımın yedek oyuncuları vardır. Maçın gidişatı ve organizasyonun oyuncu değiştirme kurallarına göre herhangi bir oyuncu, teknik direktörün takdirince yedeklerde bulunan başka bir oyuncuyla değiştirilebilir.
Kurallar ve ölçüler
Ana madde: Futbol kuralları
Futbol, 17 ana kuraldan oluşmaktadır. Bu kuralların bazıları kadın, engelli, genç gibi gruplar için değişiklikler gösterebilir.[46] Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (kısaca IFAB) tarafından belirlenen kurallar, FIFA tarafından yayınlanmaktadır. Bu 17 ana kurala ek olarak maçların uygun şekilde oynanması için IFAB tarafından yayınlanan birtakım karar ve yönetmelikler de bulunmaktadır.
Saha
Ana madde: Futbol sahası
Futbol sahası dikdörtgen şeklinde olup sahanın yanlarında yer alan iki uzun çizgi taç çizgisi, kısa kenarlarda yer alan çizgiler ise kale çizgisi olarak adlandırılır. Kale çizgileri 45 ile 90 m arasında, taç çizgileri 90 ile 120 m arasında olmalıdır. Uluslararası maçlarda ise bu uzunluklar kale çizgileri için 64 ile 75 m, taç çizgileri için ise 100 ile 110 m olarak belirlenmiştir. Saha, her iki taç çizgisinin orta noktasını birleştiren bir çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında orta nokta yer alır ve bu nokta, 9,15 m yarıçapındaki çember ile çevrelenir. Öte yandan futbol sahaları, zemin rengi yeşil olmak kaydıyla doğal veya yapay çimden oluşabilmektedir.[47]
Her iki kale çizgisinin ortasına; zemine dik iki direkle, bunları birleştiren ve zemine paralel olan bir üst direkten oluşan birer kale yer alır. İki direk arasındaki mesafe 7,32 m, üst direkle zemin arasındaki mesafe ise 2,44 m’dir. Genellikle kalelerin arkasına birer file konulsa da, bu durum kurallar tarafından zorunlu kılınmamıştır. Her iki kalenin önünde de dikdörtgen şeklinde ikişer alan bulunmaktadır. Kale alanı (altı pas olarak da bilinir); kale çizgisi, kale direklerinin iç kenarlarından 5,5 m uzaklıkta, kale çizgisine dik olarak çizilen 5,5 m uzunluğundaki çizgiler ve bunları birleştiren çizgiyle sınırlanan alandır. Aut vuruşu veya alan içinden kazanılan bir serbest vuruş, alan içindeki istenilen bir yerden kullanılabilir. Hücum yapan takım tarafından kale alanı içerisinde kazanılan endirekt serbest vuruşlar ise olayın gerçekleştiği noktanın hizasında, kale alanı üst çizgisinin üzerinden kullanılır. Ceza alanı da kale alanından daha büyük olmak üzere kale alanıyla ile benzer şekle sahiptir. Kale alanında 5,5 m olarak belirlenen ölçüler, ceza alanı için 16,5 m’dir. Bu alan içerisinde kalecilerin topa elle müdahale etmesi mümkündür. Diğer taraftan bu alan içerisinde savunma yapan takım oyuncularından birinin yaptığı kusurlu hareketler, karşı takım lehine verilen penaltı vuruşuyla cezalandırılır. Penaltı vuruşları, ceza sahası içerisinde yer alan ve kalenin ortasından 11 m uzaklığındaki penaltı noktasından kullanılmaktadır. Ceza alanının hemen dışında yer alan ve merkezi penaltı noktası olan 9,15 m olan ceza yayı ise, penaltı vuruşu esnasında penaltıyı kullanacak oyuncu ve savunmadaki kaleci dışındaki diğer oyuncuların geçmemesi gereken mesafeyi belirtmektedir.[47]
Oyuncular, teknik ekip ve hakemler
Ayrıca bakınız: Futbol pozisyonları ve diziliş (futbol)
Futbol oynayan kişilere futbolcu denir ve her takım, birisi kaleci olmak üzere on bir oyuncuyla sahada yer alır. Kurallara göre herhangi bir takımda en az yedi futbolcu bulunsa dahi oyun başlatılabilir. Diğer oyunculara göre istisnai olarak kaleciler, kendileri için belirlenmiş alanların sınırları dâhilinde (ceza alanı) topa el ve kolla müdahale etme hakkına sahiptir. Her takımın, sahadaki oyuncuların dışında yapılan futbol maçının yer aldığı organizasyonun kurallarına göre belli bir sayıda yedek oyuncusu vardır. Bütün maçlarda, yedek oyuncuların isimleri maç başlamadan önce hakeme verilir. İsmi verilmeyen yedek oyuncular maçta oynayamazlar. Resmî maçlarda, yani FIFA’nın, konfederasyonların veya ulusal federasyonların düzenlediği maçlarda en çok beş (5) oyuncu değiştirilebilir.[48] Hazırlık maçı yahut diğer özel maçlarda ise takımlar, değiştirilebilecek azami oyuncu sayısı konusunda anlaşırlar ve hakeme maçtan önce bildirirlerse, anlaştıkları sayıda oyuncu değiştirebilirler. Eğer hakeme bildirilmezse veya değiştirilecek oyuncu sayısında anlaşma maç başlamadan sağlanamazsa, en çok 3 oyuncu değiştirilebilir. Oyundan çıkan oyuncu yeniden maça giremezken sonradan oyuna giren oyuncular yapılan ikinci bir değişiklikle oyundan alınabilirler.[49]
Kaleci dışında kalan on oyuncu, saha içinde farklı pozisyonlarda görev alırlar. Bu pozisyonlar; defans, orta saha ve forvet olmak üzere üç ana gruba ayrılırken bu üç grup da kendi içinde ayrılmaktadır. Defans, kendi kalesine en yakın konumda bulunan ve karşı takımın yaptığı hücumları en geride karşılayan pozisyondur. Forvet, ana amacı gol atmak olan ve rakip kaleye en yakın oyuncuların oluşturduğu pozisyondur. Orta saha ise defans ve forvet arasında kalan oyuncuların oluşturduğu gruptur.[50] Maçta oynayacak oyuncular ve yedekler, oyuncuların saha içindeki dizilişleri gibi görevler, her takımın başında bulunan teknik direktör tarafından belirlenir. Teknik direktörler, kendi için belirlenen sınırlar dâhilinde kalmak koşuluyla sahadaki oyunculara direktifler verebilirler. Teknik direktöre yardımcı olma ve maçlar dışındaki antrenmanlarda oyuncuları çalıştırma görevlerini icra eden antrenörler de teknik kadroyu oluşturan diğer görevlilerden biridir.[51]
Futbol maçları, maçı yönetmede ve oyun kurallarını uygulamada tam yetkili olarak atanan bir orta hakem tarafından yönetilir. Orta hakeme yardımcı olmak amacıyla iki yardımcı hakem bulunur. Taç çizgisi üzerinde, her yarı saha için bir yardımcı hakem olmak üzere toplam iki yardımcı hakem vardır. Bunlar çapraz olarak yer alırlar. Yardımcı hakemler; topun oyun alanının dışına çıkışını ve ofsaytları işaret etmenin yanı sıra, diğer birtakım pozisyonlarda da orta hakeme yardımcı olurlar. Oyun alanının yarısından sorumlu olan yardımcı hakemler, orta hakemi ellerindeki küçük bayraklarla uyarırlar. Diğer taraftan hakem kadrosu içinde yer alan dördüncü hakem ise oyunu gözler, oyuncu giriş çıkışlarını kontrol eder ve herhangi bir sakatlık durumunda orta hakem görevini icra eder. Öte yandan bazı organizasyonlarda, her iki kalenin yanında bulunan birer ek yardımcı hakem de yer almaktadır. Bu ek yardımcı hakemler, ceza sahası içerisinde yaşanan pozisyonlarda hakeme yardımcı olmaktadır.[52]
Gol çizgisi teknolojisi, topun tamamının kale çizgisini geçip geçmediğinin, dolayısıyla gol olup olmadığının tespit edilmesi ve maçın orta hakemine bunu iletmesi için kullanılmaktadır. 2018 yılında kurallar kitabına dâhil edilen video yardımcı hakem ise, orta hakem tarafından verilen birtakım potansiyel hatalı kararların, ilgili pozisyonların video tekrarlarının izlenmesi sonucu tespit edilerek orta hakeme iletilmesinden sorumludur. Video yardımcı hakemler yalnızca; golden önce golün geçersiz olması için bir ihlalin olup olmadığını bildirmek, verilen veya verilmeyen bir penaltı kararında açık bir hata olup olmadığını bildirmek, hakemin ihlal yapan takımdan yanlış oyuncuya ihtar veya ihraç vermesi durumunu veya hangi oyuncunun cezalandırılması gerektiğini bildirmek ve verilen veya verilmeyen bir ihraç kararında açık bir hata olup olmadığını bildirmekle yükümlüdür. Orta hakem ise ilgili pozisyonun video tekrarını inceledikten sonra kararını değiştirebilir.[53][54]
Giysi ve gereçler
Ana madde: Forma (futbol)
Futbolcuların giymek zorunda olduğu temel gereçler; forma, şort, tozluk, tekmelik ve futbol ayakkabısından oluşmaktadır. Kaleci dışındaki takım oyuncularının forma, şort, tozluk renklerinin aynı ve diğer takım ile hakemlerin gereçlerinden ayırt edilebilecek renkte olması gerekmektedir. Eğer şortun altına tayt veya formanın altına bir içlik giyilirse, bunların renkleri sırasıyla şort ve formanın renkleriyle aynı olmalıdır. Oyuncular, kendine veya bir başka oyuncuya tehlikeli olabilecek herhangi bir giysi giymemeli veya her çeşit takılar da dâhil gereçler taşımamalıdır. Yalnızca kaleciler, öbür oyunculardan kolayca ayırt edilebilmesi için farklı renkte forma giyerler. Her oyuncunun forması üzerinde farklı bir numara yer almaktadır.[55]
Bütün futbolcular, futbol için uygun biçimde üretilmiş özel ayakkabılar, yani krampon kullanırlar. Ayağa veya kaval kemiğine gelen tekmelerde yaralanmaları en aza indirmek için tekmelik ve tozluk (dize kadar örtebilen uzun spor çorabı) kullanırlar. Tekmelikler yeterli koruma sağlayan lastik veya plastik gibi malzemeden yapılmalı ve oyun sırasında tozluklarla tamamen örtülmelidir. Öte yandan resmî bir kural olmamasına rağmen kaleciler, çoğunlukla özel olarak üretilen eldiven takarlar.[55]
Maçın süresi ve galip tarafın belirlenmesi
Resmî futbol maçları, kırk beşer dakikalık iki devreye ayrılan 90 dakikadan oluşmaktadır. Her iki devrede de maçın süresi, top oyun dışında olsa dahi devam eder. Oyuncu değişiklikleri, sakatlanmalar, zaman geçirilmesi, penaltı vuruşları veya diğer nedenler dolayısıyla maç esnasında kaybedilen süreler, hakemin takdirine göre her iki devre sonunda oyuna eklenebilir. Eklenen bu süre, dakika bazında dördüncü hakem tarafından bir tabela yardımıyla gösterilir. Yine hakemin takdirine göre oyun, gösterilen bu dakikanın da üstünde uzatılabilir. İlk devrenin sona erip ikinci devrenin başlaması arasında ise 15 dakikalık süre vardır.[56]
Lig maçları berabere sonuçlanabilirken eliminasyon sistemli turnuvalarda galip gelen takımın belirlenmesi için birtakım yöntemler vardır. Maçın normal süresi beraberlikle sonuçlanmışsa, on beşer dakikalık iki uzatma devresi oynanmaktadır. Eğer bu uzatma devreleri sonucunda da kazanan taraf çıkmazsa, penaltı vuruşlarına geçilir ve her takım beşer penaltı vuruşu yapar. Bu aşamada her iki takım, sırasıyla penaltı vuruşu kullanır. Eğer iki takımdan biri, diğer takımın 5 vuruşu tamamlasa da ulaşamayacağı kadar gol atmışsa vuruşlar sonlandırılır ve o takım maçın galibi olur. İlk beş vuruş sonucunda eşitlik bozulmazsa, iki takım da sırayla birer penaltı vuruşu kullanır ve bu durum, bir takım diğerine göre daha fazla gol atana kadar devam eder. Uzatma devrelerinde atılan goller maçın skoruna yansırken penaltı vuruşları sonunda elde edilen sonuç yansıtılmamaktadır.[56]
Bir yanıt yazın